Reklam
Vakıf Katılım
Tarih : 2020-05-09 16:00:00

Baroların yapısıyla oynamak milli güvenlik meselesidir

DSP Genel Başkan Yardımcısı, Hukuk İşleri ve Siyasi İlişkiler Başkanı Onur İste, baroların yapısıyla oynamanın milli güvenlik meselesi olduğunu bildirdi.

İste, yazılı açıklamasında, son günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gündeme getirilen baroların seçim şartlarının değiştirilmesine yönelik açıklamalarına karşın baroların yapısının geriye götürülmesinin milli güvenlik meselesi olduğunu belirtt.

''Bu kafayla sözde Ermeni soykırımını tanıyan, Dersim olaylarıyla yüzleşen, Cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle kavgalı ve daha nice çeşitlilikte barolar ortaya çıkabilecektir.'' görüşünü aktaran İste, şunları kaydetti:

''Covid-19 pandemisiyle ve örtülü ekonomik krizle aynı anda uğraştığımız şu günlerde, hukuk kurumu olan baroların yapısını kısır çekişmeler için tartışmaya açmak, Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u kuşattığında meleklerin cinsiyetini tartışan papazların durumuna benzer. Duygusal sebeplerle ve kızgınlıklarla hukuk kurumlarının yapısıyla oynanması devlet ciddiyetine yakışmaz. Bu durum, tarihten ders almadığımızı da gösterir. 2010 referandumunda, sırf geçmiş HSYK'nın yapısına olan kızgınlıkla HSYK'nın yapısının değiştirildiğini ve yargının FETÖ'nün eline geçtiğini hatırlayınız. HSYK’nın yapısı değişince devlette kendisine yol açan örgüt elemanları, neticede milletimizin üzerine bomba yağdıracak kadar ileri gidebilmişlerdi. Mevcut öneriler, benzer tehlikeleri içinde barındırmaktadır. Birinci öneri, marjinal grupların yönetiminde olan kalabalık baroların Barolar Birliğinde sözde hakimiyet kurdukları mevcut sistemin değişmesi gerektiği yönündedir. Yenilik olarak öne sürülen ikinci iddia illerdeki baro yönetimlerinin nispi temsil ile seçilmesi yönündedir. Bu öneri, TBMM'de temsil edilen bütün partilerin eşit şekilde Cumhurbaşkanlığı kabinesinde temsil edilmesiyle aynıdır. Zaten kısıtlı bir etki alanı olan baroların yönetim kurullarının bu şekilde oluşturulması, baroların karar almasını ve icraat yapmasını engeller. Tartışılan üçüncü bir husus baroların bölünmesi ve herkesin kendi meşrebine göre bir baroya üye olabilmesi meselesidir. Bunun tartışılması bile büyük yanlışlıktır. Böyle bir durum gerçekleşirse işte o zaman baroların bir hukuk kurumu olmaktan çıkacağı ve marjinal azınlıkların kendi barolarını kuracakları muhakkaktır. Bazı barolara duyulan günlük kızgınlıkla ortaya atılan bu konu, sadece avukatları ve hukukçuları değil, milli bütünlüğümüzü umursayan tüm Türk vatandaşlarını ilgilendirmektedir. İktidar partisi, 2010 referandumuyla yargının FETÖ'nün kontrolüne girmesi konusunda yanıldığını ifade etmişti. Şimdi bu değişiklikle, FETÖ ya da başka diğer illegal bölücü unsurlar da baroların kurumsal kimliğini kullanabileceklerdir. Bir kere yanıldınız. Bir kere daha yanılmayınız. Zira yanılmalarınızın bedeli bu millet için ağır oluyor.''


Hibya Haber Ajansı

© Copyright 2024 egitim-ogretim.com Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.